15 Şubat 2013 Cuma

Hüzün...

Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara.
Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık.
Ne de olsa biz mahzun bir Peygamberin ümmeti değil miyiz?
Hüzün taze tutar aşk yarasını.
Yaramdan da hoşum, yârimden de…


biz hüzne sahip ol/a/madık
katışıksızdı hüzün, ak-paktı
garipti, yalnızdı, saf ve berraktı
dua idi bazen, bir sığınaktı
biz hüzne sahip ol/a/madık!
öteledik hor ellerle,
kem dillerle, hoyrat duyguların gerisine iteledik
‘bize en son sen gerek, elbet sana da sıra gelecek’ dedik
gülelim, az biraz mutlu olalım, istedik
biz hüzne sahip ol/a/madık
”Dostum” diyemedik hiç
Efendiler Efendisi (aleyhissalatu vesselam) gibi dost belleyemedik onu
yüreğimizle bir türlü tanıştıramadık
sinemizde ufacık bir yer ayır/a/madik ona
şöyle hazin bir sohbetle mahzun ol/a/madık
ne vicdanımızda bir sızı ne de kalbimizden bir yol bulamadık hüzne
biz hüzne sahip ol/a/madık
kaçtık, köşe bucak saklandık
hüzünle bulunmak;
hüzne bulanmak;
hüzne bilinmek istemedik.
biz hüzne sahip ol/a/madık
(Kaynak:Melâl)



Hepinizin dönüşü ,O'nadır.O'nun herşeye gücü yeter(Hud-4)


Selametle..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder